Ayakkabı alırken çoğu şeyde olduğu gibi estetik kaygımız ön plana çıkıyor. Hiçbirimiz
beğenmediğimiz bir şeyi üzerimizde ya da ayağımızda taşımak istemeyiz elbet; fakat giydiği
ayakkabı, insanın küçük parmağımı “ezmeye” veya topuğumu sızlatmaya başladığında, o acıya
dayanabilen var mıdır? Ya da daha önemlisi öyle bir acıya katlanmaya gerek var mıdır?
Bir musibet, bin nasihattan iyidir, derler ya; ayak acısı, insanın oldukça hızlı öğrenmesini sağlıyor. Ağrı sızı çekmek bir yana, asıl büyük tehlike sinsice gelen ve hiç belirti göstermeyen sorunlar. Sabah ayakkabıları giyip işe gittiğimizi ve akşama kadar da bir daha ayaklarımızı görmediğimizi
hesaba katarsak; doğru ayakkabı seçiminin önemi bir kez daha ortaya çıkıyor; çünkü pek çok sorunda olduğu gibi görsel uyarıları fark edemiyoruz. Böyle olunca da ayaktaki sağlık sorunlarıyla ilgili beliriler, ciddi sorunlara dönüşmeden önce fark edilemiyor.
Ayakkabı seçerken akılda bulundurulması gereken en önemli şey; ayakkabının ne amaçla alındığı. Günümüzde her amaca, spora, etkinliğe yönelik ayakkabı bulabilmek mümkün. Yapma ihtimaliniz olan her spora ve etkinliğe göre ayrı bir ayakkabı almak belki biraz masraflı olabilir, ancak en azından genel hatlarıyla amaca göre seçilmiş birkaç çift ayakkabı kullanmak, sağlık sorunlarını engelleyerek, kendini amorti edecektir.
Takım elbise altına giyilebilen ayakkabıların ortak özelliği, rahatsız olmasıdır. Fakat en azından bu tür bir ayakkabıyı seçerken, sivri burunlular yerine geniş burunluları tercih ederseniz, ayak parmakları ve tarak kemikleriyle ilgili gelecekte çıkabilecek sorunların önüne geçmiş olursunuz.
Kışlık ayakkabı seçerken, ayak parmaklarınızı, ayakkabının ucuna kadar itip, parmağınızın girebileceği bir boşluk kaldığından emin olun. Otururken büyük gibi hissetseniz de yürürken, ayağınız kıvrılır ve öne doğru kayar. Bu kıvrılma hareketine izin verecek boşluk olmazsa, ayak parmaklarınız rahatsız olacaktır. Ayrıca kışlık ayakkabıların, bilekleri destekleyen modellerini tercih edebilirsiniz.
Aynı şey spor ayakkabılar için de geçerli. Spor yaparken, özellikle koşulan sporlarda, ayaklar şişer. Eğer ayağınızın rahat etmesini sağlayacak bir boşluk yoksa ayak parmaklarınızda “koşucu çürüğü” denilen morluklar oluşabilir. Günlük ayakkabılarda bu boyutta bir boşluğa ihtiyaç yoktur. Fakat yine de yürürken
ayaklar kıvrıldığında ayağı zorlamamalıdır. Gün boyu ayağınızda duracağı için, özellikle çok ayakta durduğunuz bir işiniz varsa, kalın tabanlı ayakkabılar tercih edin.
Spor yapmayı seven biriyseniz, yaptığınız ve denemek istediğiniz her spor için ayrı ayakkabı almak masraflı olabilir. Bu durumda tasarruf ederken ayaklarınızı korumanın yolu, kalın tabanlı ve koşmaya uygun bir ayakkabı almaktır. En azından ben, bu yöntemi uyguluyorum ve şimdiye kadar olumsuz bir sonuç almadım. Ayağınızın sonradan rahatsız olmasını önlemek için de ayakkabı alışverişine, günün
sonlarına doğru çıkın. Gün sonunda ayağınız şişmiş olacağından, ayakkabınızı seçip aldıktan sonra şişme yüzünden rahatsız olma ihtimalini azaltmış olursunuz.
Genel olarak ayakkabı, ayağınızı sıkıca kavramalı, desteklemeli, ancak fazla sıkmamalıdır. Ayakkabının fazla gevşek olması eklem burkulmaları, düşme ve çok daha ciddi sakatlıklara neden olabileceği gibi, ayakkabının fazla sıkı olması da ayağın şişmesi için yer bırakmayacak hem rahatsız edecek hem de kan dolaşımını engelleyecektir.
Son bir hatırlatma daha; ayakkabılarınızı giyerken, özellikle bileği kavrayan ayakkabıları ve spor ayakkabıları çok sıkı bağlamayın. Aksi takdirde tendonlarınızın ve tarak kemiklerinizin rahatça hareket etmesini önleyerek ağrı, sızı ve daha ciddi sorunlara neden olabilirsiniz.