İngilizcede “detox” ya da “detoxificaiton” denilen bizde de detoks sözcüğüyle ifade edilen kavram son yıllarda pek sık gündeme gelmeye başladı. Detoks çayları, karışımları hapları ve diğer ürünler derken de bir sektör hâline geldi. Peki, detoks gerçekten işe yarıyor mu? Detoks vücut için gerekli mi? Detoks ürünleri sağlığa zararlı mı? Bu ve buna benzer detoksla ilgili tüm soruları bu yazımızda irdeliyoruz.
Öncelikle detoksun tanımına bakalım. Detoks sözcüğü toksinlerin, vücut için zehirli ya da zararlı maddelerin dışarı atılması anlamına gelir. Tıptaki kullanımı genelde, vücudun bağımlılık yapıcı maddelerden arındırılması, böylece yoksunluk sürecinin de aşılarak bağımlılıktan kurtulma sürecinde aşama kaydedilmesi anlamına gelir. Alkol, eroin ve bunlara benzer her türlü bağımlılık yapıcı madde, hatta nikotin de, bu sürece dâhildir.
Alternatif tıptaki kullanımı da buna yakın olmakla birlikte biraz daha farklıdır. Zaten kafaları karıştıran da budur. Alternatif tıpta detoks veya “body cleansing” ya da “cleansing”, yani arınma veya bedensel arınma diye tabir edilen süreçte vücuda kısa ya da uzun vadede zararı olan maddelerin dışarı atılması anlamında kullanılmaktadır.
Bunun için kullanılan yöntemler arasında çeşitli bitkisel karışımların çaylarını içmek, belirli yiyecekleri daha fazla tüketirken belirli yiyecekleri tüketmekten kaçınmak, oruç benzeri uygulamalara yönelmek veya iyon terapileri ve hatta ileri boyutlarda diş dolgularının sökülmesine kadar varabilmektedir.
Detoksla İlgili Bilimsel Veriler Nelerdir?
Detoksla ilgili araştırma yapan yapmayan bilim adamlarının tamamı şu konuda hemfikirdir: Vücudun zaten gayet gelişmiş ve yeterli bir arındırma sistemi vardır. Bu sistem yalnızca zararlı maddeleri değil, bazı zehirli maddeleri bile vücuttan atabilecek beceriye sahiptir. Bu sistemin ana unsurları lenf bezleri, böbrekler, karaciğer ve ter bezleridir. Bu sistem doğru ve sağlıklı çalışmasına yardımcı olacak, örneğin; her gün yeterli miktarda su içmek gibi uygulamaların dışında başka bir detoks sürecine ihtiyaç yoktur.
Detoksla Dışarı Atılan Toksin Maddeler Nelerdir?
Bilim adamlarının sorup, detoks üzerinden kazanç sağlayanların yanıtlayamadığı başka bir soru da detoksla vücuttan atılan maddelerin tam olarak ne olduğudur. Bu soru kafa karıştırıcı geliyorsa şöyle açıklayalım: Böbreklerden atılan toksin maddenin adı üredir. Bu maddenin içeriği formülü, sağlıklı bir insanda nasıl olacağı, hasta veya zehirlenmiş bir insanda da aşağı yukarı nasıl olacağı bellidir. Aynı şekilde karaciğer için de benzer bir durum söz konusudur. Sağlıklı bir insanın karaciğerinin ürettiği enzim ve vücuttan attığı toksin maddeler bellidir. Alkol buna iyi bir örnektir. Alkol tüketildiğinde, karaciğerde biyoetanole, yani bir çeşit şekere dönüştürülerek yok edilir ve vücut tarafından enerji kaynağı olarak kullanılır. Çok alkol tüketenlerin genelde kilo alması bundandır. Karaciğer, zararlı bir madde olan alkolü, vücut için enerji kaynağı olan başka bir maddeye dönüştürerek yok eder.
Hatta böbrekler ve karaciğer o kadar istikrarlı makinelerdir ki doktorlar yalnızca bunların salgıladığı enzimleri ya da bunlardan atılan maddeleri inceleyerek hastalıkları tespit edebilmektedir.
Gelgelelim detoks furyasından para kazananlar vücuttan hangi toksin maddenin atıldığı yönünde bir açıklama yapmak veya iddialarını kanıtlayacak bir çalışma ya da delil ortaya koyabilmiş değillerdir. Kanıt namına ortaya konan tek şey, televizyon reklamlarında gördüğünüz videodaki, ayağına bant takıp suya sokan ardından da siyah bandı çıkartan kişinin videosudur. “Bu banttaki koyu renkli madde nedir? Vücuttan hangi zehirli maddeler atılmıştır? Bu maddeler neden ayaktan atılmaktadır? Peki, vücudumuzun kendi temizleyici sistemi bu maddeleri atamamakta mıdır?” gibi sorular hep yanıtsız kalmaktadır.
Detoks Cihazları İşe Yarıyor Mu?
Peki, detoksçular bu soruları yanıtlayamıyor da bilim de mi kendi sorduğu sorulara yanıt bulmuyor? Meşhur ayak bandı örneği üzerinden gidelim. Piyasada yaygın olan iki örnek var. Birinde; ayağınıza bir bant takıp içinde elektrotlar olan, bir çeşit leğene batırıp bekletiyorsunuz. Cihaz suya küçük bir elektrik akımı verirken vücudunuzdaki toksinler banda geçiyor ve bant koyu bir renk alıyor. Böylece toksinlerin vücudunuzdan atıldığını gözlerinizle görüyorsunuz.
İkinci modeldeyse bandı yatarken takıyorsunuz; sabah uyandığınızda bant koyu bir renk almış ve toksinler vücudunuzdan atılmış oluyor.
Bu koyu renkli madde ne mi? Birinci örnekte: Pas. Bilim adamlarının yaptığı çalışmaya göre bu koyu renkli madde, su ve banda temas eden elektrotların metalinde oluşan oksidin yani pasın bant üzerine yapışmasıyla oluşuyor. Yani koyu renk sizin bedeninizden çıkan toksinlerden değil, elektrotlar üzerindeki demir oksitten (pas) oluşuyor.
İkinci örnekteyse daha basit bir durum söz konusu. Bandın içindeki karışım, ayağınızın nemiyle temas edince, zamanla renk değiştiriyor.
Konuyla ilgili araştırmayı yapan Quackwatch adında bir örgüt. Bu örgüt, sağlıkla ilgili dolandırıcılıkları ortaya çıkarmaya kendini adamış insanların bir araya gelerek oluşturduğu gayrıresmî bir örgüt. Bu tür dolandırıcılıkları bilimsel yöntemleri kullanarak ortaya çıkarmayı amaç edinmişler. Konuyla ilgili asıl belgeye bu bağlantıya tıklayarak ulaşabilirsiniz.
Detoks Diyetleri
Detoks diyetleri de günümüzde yediğimiz gıdaların hiçbirinin organik olmadığı, katkı maddeleri ve benzeri ek maddelerle kirletildiği ve bu yüzden vücudumuzu bunlardan arındırmamız gerektiği iddiasından yola çıkmaktadır. Öncelikle neyin “organik” olduğu muğlak bir konudur ve apayrı bir makaleyi hak etmektedir. Fakat yediğimiz gıdalarda katkı maddeleri olduğu doğrudur.
Diyetisyenler ve uzmanlar, aşırıya kaçmayan detoks diyetlerinin zararsız olduğunu belirtmekle birlikte detoks diyetinin tedavi olarak uygulanabileceği algısının, gerçek bir hastalık durumunda kişinin tıbbî uzmanlığa başvurmasını geciktirmek yoluyla tehlikeli sonuçlar doğurabileceğini düşünmektedir.
Detoks diyetleri belirli gıdaları hiç tüketmemeyi ve gıda tüketiminde bazı kısıtlamalara gidilmesini esas alır. Detoksçuların sunduğu kanıtlar bu tür detoks diyetlerin yapıldığı dönemde kişinin idrarının renginin değişmesi, ter kokusunun değişmesi gibi kanıtlardan öteye gitmemektedir. Elbette ki yine bunlara neyin sebep olduğuna dair açıklamalar, hangi maddelerin bu sonuçları doğurduğunu kanıtlamaya yönelik çalışmalar ortada yoktur.
Konuyla ilgili asıl belgeye bu bağlantıya tıklayarak ulaşabilirsiniz.
Diyetisyen ve uzmanlar, bir günlüğüne yapılan sıvı detoksu gibi uygulamaların vücuda büyük zararlı olmayacağını, fakat bu tür bir beslenme şeklini uzun süreler boyunca uygulamanın ciddi zararlar doğurabileceğini belirtmişlerdir. Bu uzmanlar da vücudun kendi detoks sisteminin gayet etkili ve yeterli olduğunu ve genel sağlıklı beslenme ilkelerine göre beslenildiği sürece endişeye gere olmadığını belirtmişlerdir.
Konuyla ilgili kaynakların birincisine burayı tıklayarak, ikincisine de burayı tıklayarak ulaşabilirsiniz.
Detoks Diyetleri İşe Yarıyor mu Sağlıklı mı?
2015 yılında the official journal of the British Dietetic Association (İngiliz Dietetik Birliği Resmî Günlüğü) tarafından yayımlanan bir makalede şu ifadelere yer verilmiştir:
“Mevcut durumda detoks diyetlerinin kilo kontrolü veya toksin maddelerin vücuttan temizlenmesi yönünde etkili ve işe yarar olduğunu gösteren herhangi bir bilimsel delil yoktur. Bu tür uygulamaların ve ürünlerin maddî tutarları da göz önünde bulundurulduğunda tıp ve sağlık uzmanları tarafından engellenmesi ve bireylerin bu tür uygulamalardan caydırılması gerektiği açıktır. Bunların, bağımsız araştırmalar tarafından incelenmesi ve bir mevzuat ışığında denetim ve gözetim altına alınması gerektiği açıktır.”.
Mayo Clinic tarafından yayımlanan bir makale de “Bu tür ürün ve diyetlerin, hangi toksinleri vücuttan attığı, bunların uygulandığı bireylerde ne gibi bir toksin birikmesi olduğu ve bunun ne kadarının temizlendiğinin nesnel bir ölçütü yoktur.” denmektedir. Söz konusu kaynağın aslına buraya tıklayarak ulaşabilirsiniz.
Yine British Dietetic Association (İngiliz Dietetik Birliği) tarafından yayımlanan bir makalede “Detoks fikri tamamen anlamsız bir olgudur. İnsan bedeni atık ve kendine zarar verecek maddeleri atabilecek gayet gelişmiş ve etkili bir sisteme zaten sahiptir. Bu sistemin atmayı başaramadığı ya da başaramayacağı maddelerin detoksla atılabileceğinin herhangi bir bilimsel dayanağı yoktur.” denmiştir. Çalışmanın aslına buraya tıklayarak ulaşabilirsiniz.
Imperial College London’da (Londra İmparatorluk Koleji) görev yapan Alan Boobis adlı bir profesör ve toksikoloji (zehirler ve zehirli maddeler) uzmanı da şöyle diyor: İnsan bedeninin detoks sistemleri gayet karmaşık ve çok yönlüdür. İnsanın içinde evrildiği doğadan dolayı da öyle olmalıdırlar. İnsanların bu mükemmel sistemin dengesini ve düzenini, işe yararlığı ve faydası kanıtlanmamış, detoks gibi, faydasından çok zararı olacak yöntemlerle riske atması gerçekten hayret verici.” Açıklamanın aslına bu bağlantıdan ulaşabilirsiniz.
Sonuç
Sonuçta iki cephe ortaya çıkıyor. Biri, bilimi kılavuz edindiği varsayılan doktorlar, tıp uzmanları diyetetik uzmanları (Kendi kendine “diyetisyen” unvanını verenler değil, saygın bir bilimsel kurum tarafından eğitilip bu unvana layık görülenler.) ve benzerleri. Diğer taraftaysa bize bir şeyler satmaya çalışan, hiçbir bilimsel kanıt sunamayan, sorulanlara muğlak ve bulanık cevaplar verip açıklamalar yapan ve dolaylı ya da doğrudan cebimizdeki paranın peşinde olanlar.
Birinci cephedekiler diyor ki; bu işlere para yatırmayın. Paranız ziyan olur, dolandırılırsınız. En iyi ihtimalle vücudunuza bir faydası olmaz; en kötü ihtimalle de çeşitli hastalıkların pençesine düşer ya da vücudunuzun doğal dengesini bozarsınız. Genel kabul gören sağlıklı beslenme ve yaşama ilkelerine uyun, gerisini zaten vücudunuz halleder.
Diğerleri de diyor ki; benim elimde bu veya şu ürün ya da yöntem var. Bunun için bana para ver, bana danış, müşterim ol. Ama sunduğum şeyin işe yaradığının bilimsel kanıtı yok. Bol bol söylenti “-mış, -miş” var.
Tüm bunları ortaya koyup takkeyi de önüne alıp enine boyuna düşününce insan hangisini tercih edeceğine karar vermekte çok da zorlanmamalı değil mi?
Ara sıra bitki çayı içmenin veya tükettiği gıdalar hakkında bilinçli olmanın kimseye bir zarar olmaz. Ara sıra sindirim sisteminizi dinlendirmek için dönem dönem sebze ağırlıklı ya da sıvı ağırlıklı beslenmenin de kimseye zararı olmaz. Ancak ortalık, kolay zayıflama hevesine kapılıp ishal eden çaylar için sindirim sisteminin dengesini bozanlarla, lahana çorbası diyetine girip zafiyet geçirenlerle, toksin atıyorum zannedip hormon ve enzim dengesini bozanlarla dolu.
Egzersiz yapın. Ara sıra ter atın. Hareketli bir yaşam tarzını benimseyin. Her gün yeteri kadar su içmeye özen gösterin. Sigara, alkol, madde bağımlılığı gibi konularda bilinçli olun. Abur cubur veya aşırı yağlı, şekerli, tuzlu yiyeceklerden uzak durun veya bunları belirli bir sınırın altında tutun. Tüm bunları yaptığınız zaman vücudunuz gerisini zaten hallediyor. Kendini zaten temizleyip yeniliyor.
İnsan bedeninin belirli bir hormon ve enzim dengesi var. Kulaktan dolma bilgilerle, onu olduğundan farklı çalışmaya zorlayan yiyeceklerle ve vücuda faydası kanıtlanmamış uygulamalarla o dengeyi bozmayın.
İnsanlık tarihinin ilk günlerinden bugüne kadar bilim; insanlığı mikroplardan, hastalıklardan, sakatlıklardan, salgınlardan, birçok yanlış uygulama ve inanıştan kurtardı. Bilim bizi mikrop ve virüslerin hasta ettiğini buldu. Bilim bu bulguya ulaşmadan önce insanlara, tedavi olacağı umuduyla köpek kanı bile veriliyordu. Bilim çiçek, çocuk felci, kuduz ve daha birçok hastalığa çare buldu. Daha birçoğuna da bulmaya çalışıyor. Evet, bilim insanları yanlış ya da eksik bulgulara ulaşıp bazı yanlışlar da yaptı ve hâlâ bilimin açıklayamadığı birçok gizem mevcut. Ama bu yanlışları yine bilim düzeltti, düzeltecek ve bugün çözemediği gizemleri yarın aydınlatacak.
Peki, hurafeciler bize ne verdi? Hangi hastalığımıza çare oldular? Vücudumuzdaki hangi bilinmeyeni ortaya çıkarttılar? Hangi iddiaları için hangi kanıtı ortaya koyabildiler?
Unutmayın ki her birey kendi davranışlarından kendisi sorumludur. Bu yazı bir uzman tarafından değil, uzmanların ortaya koyduğu kaynaklar ışığında düşüncelerini ortaya koyan bir editör tarafından hazırlanmıştır. Yazı içinde verilen bağlantılara tıklayarak başvurulan ilgili kaynağın asıl dilindeki hâline ulaşabilirsiniz.