127 filmi james franco'nun bir pozu

Gerçek Bir Hayatta Kalma Mücadelesi: 127 Saat

Hayatta kalma veya yaşam mücadelesi denince aklımıza genelde Ayı Grylls’in yaptığı gibi oradan oraya atlamak, kütüklerin üzerinde koşmak veya kablolardan sarkmak gelir. Ancak çoğu hayatta kalma mücadelesi bu kadar maceralı değildir. Sebebi aslında çok basit: Genelde, yaşam mücadelesine girişmemize neden olan şeyler ya yaptığımız aptallıklar ya da içine düştüğümüz hatalardır. Bazen de her şey üst üste gelir. Hatalar, sakarlıklar, ihmaller derken kendimizi canımızla cebelleşirken buluruz.

Eğer bu durumlardan canlı kurtulabilirsek geriye dönüp baktığımızda, genelde yaptığımız şeyleri “salaklık” olarak niteleriz. İşte bu nedenle hayatta kalma durumları genelde bir macera filmine benzemez. Hayatta kalma eğitimleri ve teknikleri, kişi öyle bir duruma düşerse sağ kalma ihtimalini olabildiğince arttırabilmek için vardır.

İşte 127 saat filminin kahramanı da kendini böyle hayatta kalma mücadelesi içinde buluyor. Bir doğa gezisi sırasında kolu bir kayaya sıkışan kahramanımız 127 saat boyunca, dayanabildiği kadar dayanıp, kurtarılmayı bekledikten sonra sonunda beklenmeyeni yapıyor. Hem filmin ayrıntılarını verip oyunbozanlık yapmamak hem de filmin sonunu söylememek için burada daha fazla ayrıntıya girmiyoruz. 127 Saat adlı filmle ilgili daha fazla ayrıntı isteyenler buraya tıklayabilir. Yalnız filmin sonuyla ilgili ayrıntılar da orada yer alıyor; uyarmadı demeyin.

Bizim burada değinmek istediğimizse 127 Saat filminin kahramanını, içine düştüğü yaşam mücadelesine götüren hatalar.

Kimseye haber vermemek

Dağ-doğa etkinliklerinde bulunacağınız zaman mutlaka birilerine haber verin. O kişilere verdiğiniz bilgiler arasında da mutlaka nereye gideceğiniz, hangi bölgeleri gezeceğiniz, aşağı yukarı ne zaman dönmeyi planladığınız gibi bilgiler olsun. Kimseye haber vermezseniz sizin yaşam koşullarınıza göre, kaybolduğunuzun fark edilmesi günler alabilir. Ölümle yaşam arasındaki dengenin saniyeler içinde değiştiği hayatta kalma mücadelelerinde bu sürelerin ne kadar önemli olduğuysa herhalde açıktır.

Bol su almamak

Yeterince açık olsa gerek. Eğer gittiğiniz yerdeki su kaynaklarının yerini bilmiyorsanız yanınıza bolca su alın. Yemeksiz oldukça uzun süreler idare edebilirsiniz, ama susuz dayanabilme süresi günlerle sınırlıdır. Üstelik karnınız açken kafanızı toparlayabilirsiniz, ancak susuzluk doğru düzgün düşünmenizi ve içinde bulunduğunuz ruh hâlini doğrudan etkiler. Kahramanımız da sıcak iklim koşullarında gezecek olmasına rağmen yanına yalnızca bir matara su alır. Bu hataya düşmeyin.

Kaliteli malzeme kullanmamak

Kahramanımız yola çıkarken yanına bir İsviçre çakısı alacaktır. Ancak normalde kullandığı kaliteli marka çakısını bulamaz ve yanına benzinciden aldığı 3-5 paralık çakıyı alır. İyi marka bir İsviçre çakısının kalitesi hakkında fazla söze gerek yoktur herhalde. O sözü geçen uyduruk çakılarınsa elma kesmeye bile yaramadığı ortada. Kahramanımız yanına bu çakıyı alır ve kurtulma denemeleri sırasında çakı onu yarı yolda bırakır.

Ha, bu filmdeki gibi bir durumda çakı sizi nasıl kurtarırdı? Bilemiyoruz. Bu konuya daha fazla girip filmin sonunu da söylemek istemiyoruz; ancak çıkarılması gereken der şu: Malzemelerinizi düzenli ve bir arada tutun. Güvenip güvenemeyeceğinizi bilmediğiniz malzemeye bel bağlamayın. Doğa sporları çantanızın standart veya çekirdek donanımını, her an operasyona hazır bir asker gibi, hazır tutun.

Her malzemenin en kalitelisine sahip olmak zorunda değilsiniz; ama elinizdeki malzemenin sınırlarını bilin.

Macera aramak

Geldik önemli maddelerden birine. Macera aramayın. Bırakın dağdan uçuruma atlama işini Ayı Grylls yapsın. Hele ki yardım getirecek yerinizden haberdar birisi yoksa her zaman en güvenli yolları tercih edin. Birazcık adrenalin aranırken kendinizi bir kayanın dibinde ölümü beklerken bulmak hazin bir sondur. Unutmayın, doğayla şaka olmaz, canınızla macera yaşanmaz. Herkese güvenli dağ-doğa etkinlikleri dileriz.

One comment

Leave a Reply

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir